Aug 18 2019

Ormanlar

Ormanlar hayatın kolları ve bacaklarıdır,
ormanlar hayatın akciğerleridir,
ormanlar hayatın nefesidir.

ormansız kalmak susuz kalmaktır,
ormansız kalmak geleceksiz kalmaktır,
ormansız kalmak uçsuz bucaksız karanlığa gömülmektir.

emperyalizm rövanşı bu kez hain yaratarak aldı,
savaşmadan, yenilmeden, utanca düşmeden
başta ingilizler intikam ateşlerini söndürdüler yerli hainler sayesinde,

ağaçlarımıza kıyarak kestiler kollarımızı,
hüzün düştü saklı umutlarımıza
ellerimizi kaybettik
bakışlarımız soluksuz bir toprağa saplandı,
dağı dağa kavuşturandık
suyu suyu kavuşturandık
kaybettik göre göre,
bu kavgasız teslim oluştur utancım,
cahilliğe kızardım, çarsizliğe öfkem yerini aldı,
karanlığa bir mum olamayışımdır utancım,
ağaçlarımı istiyorum,
ormanlarımı istiyorum,
derelerimi istiyorum,
yaylalarımı istiyorum,
araplaşmamış, satılmamış bir yurt istiyorum,
kollarımı istiyorum, bacaklarımı istiyorum
ülkemin yirmi yılına damgasını vuran karanlık cüceleri
çaldığınız yüz yılımı geri istiyorum.

K.Murat Çevik
18 ağustos 2019


Aug 12 2019

61 yılı geride bırakırken

61 yılı geride bırakırken
kaz dağlarımıza kıyarlarken aldım bu on yaşı
zaman belleğimde öfkelerle sevinçleri dengelemeye çalışırken
bir yüz bulmaya çalışmışlığım oldu hayat,
bir anlam arayışında uğradığım duraklarda bıraktığım tükenmişlikler
dikildi karşıma bu sabah,
aydınlığa tutkum sönmese de,
gölgesiz geleceklere yelken açan karanlık cüceleri
yudumladığım her akşama ortak olurken
aldım bu bin yaşımı.

Zaman yaşanmışlıklarımı ölçen bir terazide
bir kefesinden öfkelerimi taşırmamaya çalışırken
diğer kefesinde mutluluklara yer bulma kavgasında
ne menem bir denge arayışıdır bu
nasıl var olunur böyle bir ikilemde;
ah benim ihtiyar başım,
ah benim çaresiz yumruğum,
ah benim yorgun umudum;
zaman sevgi ve sevgisizlik arasındaki gitgellerde
yüzlerimize birer çizgi eklerken
hesaplaşamadığımız yaşanmışlıklar geleceğimizi tüketirken
onursuz ve sevgi yoksunu yüzler,
ağaçlarımızı ve topraklarımıza soluk veren tüm canlıları katlederken,
doğmak nedir ki?
ellerimizden alınan hayatlar çığlık çığlığayken
kesilen ağaçların hıçkırıklarına,
yitirilmiş canların feryadına yabancılaşmış
bir paydanın bileşeni olmaktır çaresizliğimiz;
ve bir gülümseyiş dengesi arar soluğum
bir yanım su ve vicdan nöbetindedir
bir yanım öfkesini dindiremeyen softaların yeni yıkımlarının karşısında
her gün bir öncekinden kötü olmakla yarışırken
yaşamıma dokunan her nefese binlerce sorumluyken
gülüşünü yitirmemiş yüreklere sözlerim yüreğimi;

bir çare arayışındadır yeni yaşım,
bir yarın arayışındadır içinde yaşama saygıların yitirilmediği
bir yarın arayışındadır içinde ağaçlarına kıyılmayan,
kötülüğün zulmüne teslim olmuş cehaletin evrilebileceği umuduyla,
kim bilir belki umutlarımızı birlikte çoğaltarak dokunacağımız yarınlar kapıdadır,
bugün bir sabah doldurdum ceplerime
ufka bir adım, bin adım daha attım
yorgunluk ve öfkeleri ardımda bırakarak
kanatlarıma sonsuz bir gökyüzü oldum

K.Murat Çevik
12 Ağustos 2019, Bodrum


Apr 1 2019

Bir eksik sevinç

Eksikti yaşanmışlıklarımız
nefeslerimize vurulmuş prangalarda yaşadık yıllar boyu
yüreklerimize düşen tutsaklıklarda buğulandı öfkesi umudumuzun
ne yağmurlar yağdı ellerimizde saklanmış sabahlara
ne fırtınalar ektik türkülerimizde
şiirlere saklandık, mısra olup dökülürken denizlere
şiirlere yaslandık, karanlığa bir mum olabilmek adına
geldi ve geçti ömür dediğin

ne ardına sığabildik ne de önüne geçebildik,
bir eksik sevinçti aradığımız belki de
bir eksik gülümseyiş
geldi oturdu dudaklarıma
kederim suskunken
gelinciklere uyandım
papatyalara yaslandım

ömür dediğin
bir gece ansızın öğretti unuttuklarımı bir kez daha
ellerime dokundum uzaklıkları kendine yasaklamış ellerime
umudum bir buluta döndü
kimbilir belki eksik yaşanmışlıklarımız
gülümseyiş zamanına dönüşecekti,
kimbilir gece utancı saklamaktan yorgun karanlıklara hesap soracaktı
ve işte tam o anda tüm sorgu sorularım döküldü dudaklarımdan,
gece ve gündüz birleşti soluğumda,
sırtımdaki kalleş hançerlerden biri eksildi bu sabah
bu sabah, yorgun yüreğim
sol kanadım bin martıya sözlendi
ben de flamingolara anlattım
sabahlara  nasıl dokunulacağını,
karışlarcasına pedallarken İzmir’i
bedenimden ufkuma taşıdım umudunu soluk yapıp rüzgarım olanları.

K.Murat Çevik
1 Nisan 2019, İzmir


Mar 14 2019

Bir tutsak zaman

Bir tutsak zaman
umudu yitik sabahlarda saklı korkular
avuçlarında utancın ağırlığı
bakışlarında görmenin yorgunluğu,

artık kanat çırpınışlarını duyamadığınız martılardan habersiz gökyüzünde
sesini yitirmiş dalgasızlığın çaresizliğine küskün denizler gibi
yoksunluklarınızın farkında bir yalnızlıktan diğerine savrulurken
çaresiz bir soluk, vücudunuzda başıboş dolaşırken
başlarsınız sorgulamaya önünüzden akıp giden ve dokunamadığınız anlamlarını yaşamın,

ve elleriniz sabahlara korkarak dokunurken
umutlarınız,
ufkunuzda bir söylem zamanı gibi
tükenmeye yol alırken,

kendi ellerinizle başlattığınız tüm tutsaklıklar
dikilirler karşınıza
yüzleşmeye başlarsanız utanç ve korkularınızla
belki de yeni bir adım atma zamanıdır
ellerinizden yüreğinize,
belki de yeni yollar yeni arkadaşlar edinme zamanıdır
belki de sınırsızlığın zamanıdır
belki de dünya insanı olma zamanı gelmiştir,
belki de tutsaklığın yalnızlığına çare
tüm dünyaya pencerelerinizi aralamaktır
ya da ortak sandığımız paydaları değiştirmenin zamanı gelmiştir,

bir tutsak zamansa
gökyüzünde buluşma zamanımızı öteleyen,
kimbilir belki de görmeye başlayabiliriz, yeniden; korkulara inat..

K.Murat Çevik,
14 Mart 2019 05:30, İzmir


Jan 13 2019

Ve Kuş Havalanır Yuvadan 2

Umutları var etme sırası çocuğumundur
bu kez geride kalacağım
çocuğumun sırasıdır

yaşanabilirliğe ait tüm seçimlerin,
ve gökyüzü umutlara yakın sabah misali
tüm kanat çırpınışlarına ev sahibidir,

ve bu sabah kanat seslerini geride bırakıp
ardında o gökyüzünü saatlerce seyredeceğimiz bir gün olup uçtu bir kez daha

hüzün nedir ki,
sözlerinizi yetersiz ve çaresiz bırakan uzaklığa korkarak dokunmak yanında
hüzün nedir ki,
uzaklara yenik akşamlara sığınırcasına yudumladığınız yalnızlığınız yanında

aslında umut hüznün sözlüsüdür bir yandan da
belki de, yeniye ebelik yapmanın sancısında saklıdır daha büyük mutluluklar,
kim bilir kanat sesleri daha görünür bir ufuk hazırlığındadır belki de,

kanat sesleri saklanmışken yüzümün derinliklerine
ben bir başka ömre dokunmayı öğreniyorumdur belki de,
bu kez hüznümü ardım sıra bırakıp
çocuğuma gelmiş yaşama sırasının misafiri olacağım,
kanat çırpmayı öğrenişini izleyeceğim gökyüzünün tüm derinliklerinde,

kah bir yağmur damlasının
kah bir martının sesinde
kah bir şiirin coşkusunda
kah yürek dolusu kahkahalarında,
kah haksızlığa karşı öfkesinde yaşarcasına,
bekleyeceğim umutlarını var etmesini,

sıra sende kızım,
doğru ve akıllı olma sürecidir yaşam

HOŞGELDİN

Sevgide deniz ol,
bilgiye eğik ol,
her şeyden önce yaşama sevgiyle dokunur ol.

Yolun açık ve aydınlık olsun.

K.Murat Çevik
13 Ocak 2019


Aug 29 2018

Ve Kuş Havalanır Yuvadan

Ve kuş havalanır yuvadan
bir ağustos kışa döner
ellerimize yapışır hüzün,
bir yanı umuttur ayrılığın,
ona tutunuruz
gel gör ki umut çaresizdir ayrılığa,
içimde kocaman bir deniz dalgasız kalmıştır,
kocaman bir gökyüzü martısız kalmıştır,
zaman, içinde yaşadığımız değil, ardında sürüklendiğimiz olmuştur gayri,
eksik yaşadıklarım
yanlış yaşadıklarım
bir bir yapışıp yakama
kendimle ve geçmişimle yüzleştirirken,
bir evladımı sığdıramadığım bu ülkedeki yalnızlığımdır, hüznüm;
karanlık cücelerinin zulmüne yenik utancımdır  ya da,

bir umudum sende diyordu ozan,
benim de bir umudum kızımda
istiyorum ki başka ve daha insanca hayatları keşfedebilsin,
istiyorum ki içinde sevgi yeşerten bir gökyüzünün altında soluyabilsin,
ömrümüzü tüketen bu karanlık cücelerine inat bir soluk olabilsin.

Ve kuş kanatlarını çırparken uzak bir yalnızlığa
Ona en yüksekten uçmasını fısıldarım,
Martı Jonathan Livingston, olabilirsin diyerek
En uzağı görebilsin diye
Ellerimdeki hüzne sözlenirim
Uzaklığı aştığında yine aynı yerde olacağına inanarak tutunurum soluk alma sebebime.

Ve ağustosa yenilirim
gözyaşlarımı saklayacak bir akşam yoktur,
yaşanır bir dünya bırakamamaktır utancım,
kızım büyümüştür,
sevgi doludur,
yüreklidir,
tedirgin de olsa cesurdur,
iyiliğe dokunur her soluğunda,
yolu açıktır, aydınlıktır
gözyaşlarımın arkasına saklı bakışlarım
ve buğulanmış bir gelecek,
ve kuşun kanatlanmasını en çok isteyen ben,
başbaşayım ağustosla kurşundan ağır akşamları beklerken.

K.Murat Çevik
8 Ağustos 2018


May 14 2016

Gün ışırken

Gün ışırken
soluğunu yitirmiş ufuk eğildi pencereme
utancın resmini çizdi yüzüme,
sorgudaki cesaretimle yüzleşir gibi
başladı penceremi sarsmaya,

gün ışırken,
öfkesiz yalnızlığıma indirilmiş bir şamara uyanmış gibiydim
sınırlandırılmış tüm özgürlüklerimle vedalaşma vaktiydi,
zaman çaresizdi
karanlık bir bulut kapkara yağmurlarını yağdırmaya başlamıştı
bir sele verdik yaşama dair tüm kazanımlarımızı
belki bir toprağa belki bir yarın dokunuşuna sözlenir diyerek

aslında korkum yitip gitmek hiç değil
yoksul ve kandırılmışlığın yitik dünyasına
değerlerimi sunamamaktır,

aslında içimi acıtan,
günün ışımasına karşı duran, bu karanlık cücelerine yenik bırakılmışlığımdır.

K.Murat Çevik
14 mayıs 2016, İzmir


Oct 12 2015

10 Ekim, Ankara

Gökyüzünün korkusu düştü güvercinlerin kanatlarına,
yer yarıldı
yapraklar kana durdu
ve bir sonbahar daha son oldu aydınlık bakışlara.

Bir cumartesi Ankara’sında
öfkemiz,
hüznümüz,
umudumuz,
yeniden ve yeniden bir yer aradı yüreklerimizde.

Ey kanlı sonbahar
Ey kanlı Ekim
Ey kanlı Ankara,
bir kez daha sığdıramadık gülümseyişlerimizi sana,
umutlarımızı da.

Yer gök sarsıldı
yüreklerin gözyaşları bulut oldu
kan olup yağdı soluduğumuz hain bir Ankara sabahına.

Sevdanın sözleri kaldı avuçlarımızda,
sıkıyorum sözcükleri kazıyorum avuçlarıma
eksik bırakılmış tüm cümleleri tamamlamak istercesine
saklıyorum, kokluyorum, saklıyorum,
dehşet yapışıyor perdelerime
kan damlıyor avuçlarıma
birbirine karışıyor sözcüklerimle
sözcüklerimi korumaya çalışıyorum kan olup gitmesinler diye
yıldızlara uğurladığım tüm yoldaşlarımın yüreklerini alıyorum avuçlarıma

harmanlıyorum,
sevgileriyle özlemlerini,
aşklarıyla umutlarını,
yarım kalmış ve bir yanı eksik cümleleriyle, dokunmaları yasaklanmış geleceklerini

harmanlıyorum içime bir ağırlık düşüyor, taşınacak gibi değil
yine de ayırıyorum içinden öfkemi, nefrete dönüşmeden

sizlerin ve bizlerin kardeşçesine duruşumuzu sağlayan sevgimizi
ayırıyorum, kirlenmesine izin vermeden
uğurlamadan önce eksik bıraktıklarımızın üzerinden geçiyorum birer birer

yüzüme birer çizgi ekliyorum herbiriniz için
siz oluyorum bundan böyle
barışı bir çığlığa dönüştürürken
yankılanıyorsunuz ve tüm sonbahar yapraklarına veriyorsunuz son soluğunuzu
cesaretim oluyorsunuz
yeni bir yüreğe dönüştürüyorsunuz,
avucumdaki sözcükleri yerleştirerek başlıyorum yaşama yeniden durmaya.

K.Murat Çevik
12 Ekim 2015


Sep 3 2014

Aydınlık Bakışlım

Doğduğun güne merhaba,
yaşamıma girdiğin ve yaşamımda yer aldığın her an için binlerce teşekkür.

Baktığım ve soluduğum en güzel gülümseyiş
sabahım, umudum ve yaşama nedenim,
sevginle beslenmeye devam edeceğim.

Hoşgeldin hoşluklar getirdin,
umudunu ve sevgini yitirmeden paylaşılmış yaşamlar diliyorum.

Aslında her zaman söylerim biz seni değil, sen bizi getirdin dünyaya.

Sevgi ve dostlukla yeni yaşlara güzel kızım.

K.Murat Çevik
3 eylül 2014


Mar 7 2014

Bir Güneş Daha Yitirdik

2 Mart 2014 günü oğlunun (Onur Yaser Can’ın 24 Haziran 2010’da polis tarafından intihara sürüklenmesinin ardından) acılarına yürüyen arkadaşım Hatice Can’ın anısına.

Günün geceye dönüşemediği bir Ankara sabahı,
suskun bir yürek,
titrek bir yürek,
öfkeli bir yürek;
acısına yenik bir yoldaşımı sarmaladı bu kez de;

sabah ezberini bozarcasına bir karanlık olup dikildi karşıma
hiçbir ışığın aydınlatamadığı bir karanlık, çizdi yüzüme öfkenin tanıyamadığım bir boyutunu
acımı harmanlayan zamanın acımasız soluğu ile birleşti öfkem
denizlere sığamadım, gökyüzü dar geldi
ve ben azar azar yenildim sevdamızı ve aşklarımızı çalan zamana

ve güneşimizi bir kez daha yitirdik
geleceğe bırakabileceğimiz en güzel sözlerimiz birer birer uçtu dudaklarımızdan,
acımın önüne dikildi öfkem,
yitirilmiş bir sevgi yüklü gülümseyişin ardından,

yaşamı sevgiyle büyüten kocaman yürek; Hatice
iki evlat verdi, iki sevda yüklü gülümseyiş
birini aldılar elinden ölümün en zor ayında, bir haziran akşamında

ve Hatice dondurdu yaşamını,
o sevecen o kocaman yürek taşıyamayacağı bir öfkeyle,
değer verdiği her şeyden uzaklaşarak,
bir acıya mahkum etti kendini,

ve Hatice kendisi olmayı rededemedi,
tüm sevdiklerine Hatice’ce veda ederken
oğlunu elinden alanlara ve onların annelerine belki evlat nasıl yetiştirilmelinin dersini verircesine,
ve geride sevgi yüklü parçalanmış yürekler,
bizleri çaresizliğimizle başbaşa bırakırcasına veda etti ufkumuza.

Şimdi sol yanımızda, bakışları harman oldu bakışlarımızda
Cesareti ve sevdası kaldı ellerimizde;
çocuklarımıza miras,
şimdi yorulmuş tüm zamanlar boyunlarını eğmeliler
inancını direnişine sözlemiş arkadaşım, bizi affet
utancına ortak olduğumuz bu kirli yaşama son sözümüzü söyleyemediğimiz için,
seni kavganda senin boyutunda destekleyemediğimiz için,
bizi affet Can Hatice,
uğurlar olsun, yıldızlar yoldaşın olsun,
güneşte buluşmak üzere.

K.Murat Çevik
7 mart 2014, İzmir