Dec
2
2011
Toplumumuzun gerçek demokrasi ile tanışabildiğini düşünmüyorum. Bu ülke her anında (cumhuriyetin ilk birkaç yılları hariç) farklı boyutlarda faşizmi yaşamaya mahkum olmuştur. Darbeler ülkenin aydınlık yüzüne bir tokat gibi inerken ve geleceğe düşen aydınlık bakışlarımızı bir bir yok ederken, gericiler her dönemde daha güçlenerek bizleri istedikleri alanlarda yaşamaya zorlamışlar ve belli oranlarda da başarılı olmuşlardır. Benim gördüğüm demokrasi, bu ülkede daima sömürdüğü ve ülkesini emperyalistlere sattığı için mutlu olan bir azınlık için olagelmiştir. Halkımız bu demokrasi adlı düzlemde kendine yer bulamamıştır. Yalnız ve çaresizdir. Yorgun ve açtır. Umutlarını tüketmiş ve yönünü kaybetmiştir. Hakkını alma kanalları tükenmiştir. Parlamentoya olan güveni kalmamıştır. Bu ülke, ülkemizi yüzyıl öncesine götüren hilafet kafasına teslim olmak noktasındadır. Söylemlerin ve eylemlerin değişme zamanı gelmiştir. Öfkemiz aklımızın önüne geçmek üzeredir. Kavgaları ve sonuçsuz (bizi hiçbir yere götürmeyen) polemikleri bir kenara bırakıp, vatanımızı parselleyenlerin ve geleceğimize ipotek koyanların karşısında; Cumhuriyet Türkiye’sinin sahibi olduğumuzu anımsatmalıyız.
K.Murat Çevik
2 Aralık 2011
Comments Off on Bir Ara Verelim
May
9
2011
İnsanın ülkesini satması hırsızlıktan öte bir şeydir. Hainliktir. Satan ile satın alan arasındaki bu uzlaşma cezasız kalmamalıdır. Hainin utanma duygusu yoktur. Adalet korkusu ve hiçbir şeye saygısı yoktur. Değerleri yoktur. Bu kuyuya çekebildiği kadar insan çekerek tek korkusu olabilecek yalnızlığına ortak arayışındadır. Yazık ki bizler gördüklerimizi haykıracak cesaretimize yabancılaşmışız. Hainlerin çizdiği sınırlarda yaşamaya razı, utanç toplumunun bireyleri olmuşuz. Yazık ki kaybettiğimiz özgürlüklerimizin ardından bakarken, birbirimizden alacağımız enerjiye olan inancımızı tüketmişiz. Yaşama ne verdiğimizi ve neler verebileceğimizi düşünüp haykırmanın zamanı gelmedi mi dostlar?
K.Murat Çevik
9 Mayıs 2011
Comments Off on Hainlik üzerine
Dec
31
2010
2010 yılı,
Hoşçakalamadığım ayrılıkların yılı,
zamansız terkedişlerin yaraladığı yorgun yüreğimden, süzüldü acılar
önce sessizce ve dostça son sözlerini paylaştığım IŞIK terk etti yerini,
ardından üç can birden depreme döndürdü günlerimi, gecelerimi
BAHADIR, VOLKAN ve ALİ henüz 37 yaşlarındayken
korkunç bir kazada gözyaşlarımın seline tutunarak uçtular ellerimden,
ve ONUR YASER, 27 yaşında zeki, aydınlık yüzlü, yiğit bakışlı bir adam,
çocukluğunu ellerimde tuttuğum,
bir gece,
önceye ve hastalıklı topluma hesap sorma zamanında
ona onursuzluğu tattırmak isteyenlere inat,
onurlu olmayı seçti;
ve son olarak MUSTAFA
meydan okumayı seçti tıp bilimine;
vedalaşamadığım, hoşçakalamadığım bu ayrılıkların yorgunu ve çaresizi oldum.
Uğurlar olsun, aydınlıklar içinde uyuyun..
K.Murat ÇEVİK
31 Aralık 2010
Comments Off on 2010 Yılı Bedelleri
Jun
10
2009
Bana yaşadıklarından ne çıkardın diye sorulsaydı ve bir tümceyle anlatmam istenseydi;
Aşkı, sevgiyi, öfkeyi, ihaneti, nefreti, dostluğu, arkadaşlığı, düşmanlığı, acıyı her boyutta yaşadığımı söylerdim. Bu bileşenlerin tümünün dokuduğu değerlerle bilincimi oluşturup, insanları koşulsuz ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin sevebilmeyi öğrendiğimi söylerdim. Doğayı acımasızca sömürüp kirleten ve yok eden kâr odaklı gözü dönmüş zihniyetlere rağmen, doğa ve dünyamızın geleceği için her türlü mücadelenin yanında yer aldığımı söylerdim.
Özetle, insanı, doğayı ve doğadaki tüm renkleri severek yaşamayı öğrenen biri olduğum için şanslı olduğumu düşünüyorum.
Sayfamı okuma lütfunda bulunan herkese içten teşekkürlerimle..
3 comments
Jan
31
2004
Oldun mu rüzgar olacaksın
korku salacaksın gecelere
öfkeni hissedecek uyanan doğa,
Oldun mu dalga olacaksın
yerinde duramayan
ve tüm gizemini derinliklerine saklamış güzelliğin öfkesi gibi
dokunacaksın tüm yüreklere,
Evet sevgili dostum,
rüzgar bile bir yön bulup oraya eser, dalga bir kara bulur ya da bir kaya parçası. Vurdukça kendi resmini çizer dokunduğu her yere. Yaptığını sevene kadar bu resmi bozar, tekrar yapar. O dalga durulduğunda razı olduğu bir resim bırakmıştır doğaya.
Biz neyiz diye soruyorum kendime. Ne bir rüzgar olabildik istediği yere gidebilen, ne de bir dalga olabildik dünyaya binlerce değişik şekil ve ses veren. Gerçekten de yaptığımız şey her neyse, bizi neden mutlu etmiyor?
Ama ben, seni düşünürken yazdığım şu satır aralarındaki Murat olmaktan mutlu olmayı unutturmayan dostluklarım için var olmaya devam edeceğim.
Sevgi ve Dostlukla Kal,
K.Murat ÇEVİK
31.01.2004, Ankara
Comments Off on Oldun mu rüzgar olacaksın | posted in şiirler, yazılar