Güneşini Yitiren Ülke, 6

Şafağa sordular
toprağın soluğunu tüketen
umutsuzluğun yalnızlığını,
günlerin ucundan başladı zaman eksilmeye
öfkemiz acıya dönüşürken
gözlerimiz bir başka zamana sakladı umudu arayan bakışlarını.

Suskundu şafak
aralandı öfkenin dönüştüğü
sıradışı karanlığın kapısı
güneşini yitiren bir çocuğun çığlığı
ve binlerce göz düştü bedenlerimize
yolumuz bitmişti sanki
ve toprak en önce terk etmişti yaşamı
ve ağaçlar
ve kuşlar da,
yalnızca yosunlar korumuştu toprağını
bir dalga sesiyle
tekrar döndüm yaşama,
zamana sıkılan binlerce kurşunun arasından
bir su damlası değdi yanağıma,
sorularım tükenmişti,
yanıtlarım da,
yalnızca utancımın dolaştığını hissediyordum damarlarımda,
kirlenmeye karşı duramayışımın utancıyla
yüreğim yoksullaştı,
yarınlara bakamaz olmuştum
ve şafak yasakladı bana umudu
şimdi topraksız bir başıma
kurumuş ağaç dallarına akıtacak gözyaşı arıyorum

Ve son kez baktık
yitirdiğimiz güneşe,
duyularımız terk ediyordu bedenimizi
gözyaşlarımıza yer kalmamıştı evrende
ve sabahsız bir utanca dönüşüyorken ufkumuz
ellerimizden kayıyordu güneşini yitiren ülkemin soluk sesleri,
biz korkularımıza sığınırken
ve bir yandan da şafağımızı yitirirken
olsa olsa topraksız bir gelecekti sürüklendiğimiz..

K.Murat ÇEVİK
17.03.2007, İstanbul


Comments are closed.