Dec 31 2010

2010 Yılı Bedelleri

2010 yılı,
Hoşçakalamadığım ayrılıkların yılı,
zamansız terkedişlerin yaraladığı yorgun yüreğimden, süzüldü acılar
önce sessizce ve dostça son sözlerini paylaştığım IŞIK terk etti yerini,
ardından üç can birden depreme döndürdü günlerimi, gecelerimi
BAHADIR, VOLKAN ve ALİ henüz 37 yaşlarındayken
korkunç bir kazada gözyaşlarımın seline tutunarak uçtular ellerimden,
ve ONUR YASER, 27 yaşında zeki, aydınlık yüzlü, yiğit bakışlı bir adam,
çocukluğunu ellerimde tuttuğum,
bir gece,
önceye ve hastalıklı topluma hesap sorma zamanında
ona onursuzluğu tattırmak isteyenlere inat,
onurlu olmayı seçti;
ve son olarak MUSTAFA
meydan okumayı seçti tıp bilimine;
vedalaşamadığım, hoşçakalamadığım bu ayrılıkların yorgunu ve çaresizi oldum.
Uğurlar olsun, aydınlıklar içinde uyuyun..

K.Murat ÇEVİK
31 Aralık 2010


Jul 15 2010

Bir rüzgar ararım

Bir rüzgar ararım,
tutunacak bir dal,
yarım kalmış solukların saklanacağı bir ufuk ya da
yüreğim öfkesine hakim değil
yüreğim suskun bir yumruk olmuş
utancını taşıyamayan
yoksun yarınlara kalamayan,

bir rüzgar ararım
dağların güneşe eğildiği bir anda
boynum bükülür,
dokunamam sen bakan yıldızlara
gözgöze gelemem
ve yenilirim dokunuşlarını bıraktığın önceye…

K.Murat ÇEVİK
15.07.2010, Bodrum


Jul 5 2010

Onur Yaser Can

o kocaman
o cesur
o gülen
o sevmeyi en yiğitçe öğrenen
o aşk dolu, adamlık dolu
sevecen yürek
umutlarını ertelemiş yorgun yüreğime nasıl sığacaksın;

şimdi bıraktığın yerde,
başka bir boyut aldı bizi içine;
öfke ve hüzün,
sevgi ve isyan
ve suskun bir zamanla yan yanayız.

sensizliği yaşama cesaretimiz tükenmiş
..ve ufkumuz yorgun bir gözyaşına sokulmuş gibi
dövüyor sabahlarımızı,
bıraktığın yerde aklanmayı bekleyeceğiz
bıraktığın yerde tamamlayamadığın cümleleri avuçlarımıza alıp
soluyan tüm tümcelerini yazdığın ufuk olup,
şiir olup
türkü olup
bir damla gözyaşı olup
dokunacağım sana,

bil ki saatlerimizin yelkovanı yok artık
zaman eksenini yitirdi,
çocukluğunda keşfetmekten yorulmadığın o gökyüzü
o yıldızlar aldı seni benden
ve belki en uzak ve aydınlık, en gülümseyen yıldız oldun
ellerimizi sakladı sabahlar,
öfkelerimizle aşklarımızı bir de
ve bizim payımıza düştü
korkarak dokunacağımız yitirilmiş sabahlar…

K.Murat ÇEVİK
05.07.2010, Bodrum


Jun 27 2010

Erken ölümlerde yığılır insan, Onur Can

Erken ölümlerde yığılır insan,
hep gece kokar soluduğunuz tüm çiçekler,
içiniz titrer sizin örnek verdiğiniz bir can’sa yitirdiğiniz
ve zaman erken kapatır umuda açılan pencereleri
yaralarınızla, bırakılıp gidilmişliğiniz bir çizgi daha ekler kaşlarınızın arasına..

Ne sevdalar önemlidir
ne de duruşunuz soysuzluklara inat,
sorgulanan aç gecelerin umududur
sorgulanan aydınlık yüreklerdir
sorgulanan öfkesizliğe inat, aşkla dokunuşundur yaşama.

Uğurlar olsun, yüreği güzel kendi güzel Onur Yaser CAN,
bu son yakışmadı sana.

Aydınlıklar seninle olsun..

K.Murat ÇEVİK
27.06.2010, Bodrum


Mar 28 2010

95 Yıl 10 Gün Sonra

Ölmeden mezara koyulanların öyküsünü öğrendim bugün,
Onbeşlilerin türküsünü
toprağa düştükleri yerde
yüreğimde bir çığlık olarak duydum.

Bugün utancımla yüzleştim
bugün Cumhuriyetin onuruyla buluştum,
Ölüm denizine dalga olmuş bir halkın
öfkesine
sevdasına
aşkına tutundum…

Yüreğim soluğunu yüzüme üfleyen
tarihin sofrasına
kanlı bir mızrak gibi saplandı,

Ölümün nasıl bir yengiye dönüştüğünü öğreten
Çanakkale destanının yazıldığı toprağın kokusuna yaslandım,
bir ufka
bir toprağa dokunup
ve arasında bir soluk zamanında yaşadım,
gözyaşlarımı sessizce korkuya ardını dönenlere sözledim..

Yüzüme değen
Cumhuriyetin aydınlık yüzünü
korkusuz ellerinizden aldım
ve kucakladım durmaksızın.

Yaşama rağmen
ve yaşama onuru adına ölümü seçenlerin sofrasına dokunup
kanlarıyla yumdum yüzümü
bakışlarının düştüğü bir gecede
kayıp bin yıldıza uzattım ellerimi,

Öfke ve sevda zamanları birbirine karıştı
kanlı sırttan akan kan selini
ve bu selde boğulan yaralı yiğitlerimizi
düşünürken
bize yaşayamadıkları,
içinde asla olamayacakları bir asır bıraktıkları
bizi düşündüm,
ateş sardı yüreğimi
utancımdan yoruldum..

K.Murat ÇEVİK
28.03.2010, Çanakkale


Jun 10 2009

İlk yarım asrım

Bana yaşadıklarından ne çıkardın diye sorulsaydı ve bir tümceyle anlatmam istenseydi;

Aşkı, sevgiyi, öfkeyi, ihaneti, nefreti, dostluğu, arkadaşlığı, düşmanlığı, acıyı her boyutta yaşadığımı söylerdim. Bu bileşenlerin tümünün dokuduğu değerlerle bilincimi oluşturup, insanları koşulsuz ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin sevebilmeyi öğrendiğimi söylerdim. Doğayı acımasızca sömürüp kirleten ve yok eden kâr odaklı gözü dönmüş zihniyetlere rağmen, doğa ve dünyamızın geleceği için her türlü mücadelenin yanında yer aldığımı söylerdim.

Özetle, insanı, doğayı ve doğadaki tüm renkleri severek yaşamayı öğrenen biri olduğum için şanslı olduğumu düşünüyorum.

Sayfamı okuma lütfunda bulunan herkese içten teşekkürlerimle..


Dec 18 2007

İçime Akıttığım Gözyaşı

O toprak
yüreğime serpildi
bir yarısı daha eksildi umudumun,

O toprak
gözyaşlarımı saklarcasına
utancımı saklarcasına
ve yarınlara kalamayan bir türkü gibi
bir şiir gibi
dolandı bedenime,
senin dostluğunu eksik yaşamışlığın
sana dostluğumu eksik sunmuşluğun acısı düştü gözlerime

Sen yağmurların arasından umut dağıtan,
sen turnalardan kanat çırpışlarını alıp soframıza katık eden
yarınları kendine yasaklamış
umutsuz geleceği ülkemin,
sessizce terkettin adamızı

Bir merhaba bıraktım toprağına,
içinde öfkesine yenik zamanlarla
solgun sevgilerin çırpındığı bir sabahı ekleyerek,
bir sıcak rüzgar gizledim seni sarmalayan soğuk toprağa
içinde yalnızlıkların ve korkuların paylaşıldığı
içinde yoğunluğuna yaşanmış dostlukların ve tükenen solukların yer aldığı
aynı havaya
aynı suya
aynı sevince
aynı öfkeye tutunduğumuz
gülümseyen bir zaman bıraktım.

K.Murat ÇEVİK
08.12.2007, Berlin
6 Aralık 2007 tarihinde aramızdan ayrılan yüreği sevgi dolu Cafer Erdoğan’ın anısına..


Jul 23 2007

Sevgili Dostum’a

Yüreklerimizin dokunuşudur kaybetmekten korktuğumuz
ve umutlarımızın düştüğü bir aydınlık zamanında bir arada olamamaktır aslında yalnızlığımız,
ve dostluksuzluk açlıktır bizler için

Yorgun günler dönüşmese de aydınlığa
zaman ayıplarından utanacak kadar olgunlaşmasa da
biz olmaya inanırsak eğer
bir yiğit soluk tükenmişliğin çaresizliğine dokunmak üzere ellerimizden ayrılır
ve karanlığa saplanan bir mızrak gibi
ve gecenin haykırışlarına inat
ufka bırakır yüreklerimizden aldığı cesaretimizi ve onurumuzu

Bir anda geleceğimizle birlikte başlarız yaşamaya
korkularımıza gülümsediğimiz bir anı kucaklarız
ve sabahlara dokunmaktan beslenen bir martı olup kanatlanırız

Yarınlar bize küsmeden,
Geleceğini yitiren bir ülkenin çocukları olmadan, rüzgar olalım
Bir deniz bir gökyüzü bir de kardeşlik taşıyalım umudu yasaklanmış tüm insanlığa.

K.Murat ÇEVİK
23.07.2007, Ankara


Mar 17 2007

Güneşini Yitiren Ülke, 6

Şafağa sordular
toprağın soluğunu tüketen
umutsuzluğun yalnızlığını,
günlerin ucundan başladı zaman eksilmeye
öfkemiz acıya dönüşürken
gözlerimiz bir başka zamana sakladı umudu arayan bakışlarını.

Suskundu şafak
aralandı öfkenin dönüştüğü
sıradışı karanlığın kapısı
güneşini yitiren bir çocuğun çığlığı
ve binlerce göz düştü bedenlerimize
yolumuz bitmişti sanki
ve toprak en önce terk etmişti yaşamı
ve ağaçlar
ve kuşlar da,
yalnızca yosunlar korumuştu toprağını
bir dalga sesiyle
tekrar döndüm yaşama,
zamana sıkılan binlerce kurşunun arasından
bir su damlası değdi yanağıma,
sorularım tükenmişti,
yanıtlarım da,
yalnızca utancımın dolaştığını hissediyordum damarlarımda,
kirlenmeye karşı duramayışımın utancıyla
yüreğim yoksullaştı,
yarınlara bakamaz olmuştum
ve şafak yasakladı bana umudu
şimdi topraksız bir başıma
kurumuş ağaç dallarına akıtacak gözyaşı arıyorum

Ve son kez baktık
yitirdiğimiz güneşe,
duyularımız terk ediyordu bedenimizi
gözyaşlarımıza yer kalmamıştı evrende
ve sabahsız bir utanca dönüşüyorken ufkumuz
ellerimizden kayıyordu güneşini yitiren ülkemin soluk sesleri,
biz korkularımıza sığınırken
ve bir yandan da şafağımızı yitirirken
olsa olsa topraksız bir gelecekti sürüklendiğimiz..

K.Murat ÇEVİK
17.03.2007, İstanbul


Jan 31 2004

Oldun mu rüzgar olacaksın

Oldun mu rüzgar olacaksın
korku salacaksın gecelere
öfkeni hissedecek uyanan doğa,

Oldun mu dalga olacaksın
yerinde duramayan
ve tüm gizemini derinliklerine saklamış güzelliğin öfkesi gibi
dokunacaksın tüm yüreklere,

Evet sevgili dostum,
rüzgar bile bir yön bulup oraya eser, dalga bir kara bulur ya da bir kaya parçası. Vurdukça kendi resmini çizer dokunduğu her yere. Yaptığını sevene kadar bu resmi bozar, tekrar yapar. O dalga durulduğunda razı olduğu bir resim bırakmıştır doğaya.

Biz neyiz diye soruyorum kendime. Ne bir rüzgar olabildik istediği yere gidebilen, ne de bir dalga olabildik dünyaya binlerce değişik şekil ve ses veren. Gerçekten de yaptığımız şey her neyse, bizi neden mutlu etmiyor?

Ama ben, seni düşünürken yazdığım şu satır aralarındaki Murat olmaktan mutlu olmayı unutturmayan dostluklarım için var olmaya devam edeceğim.

Sevgi ve Dostlukla Kal,

K.Murat ÇEVİK
31.01.2004, Ankara