May 3 1997

Güneşini Yitiren Ülke, 3

Güneşi zorla sıvarlarken
doğuyu çığlıklara boğarak
bir zamana sunuldum,

gün ışımaya hazırlanırken
gün perdesiz ve penceresiz bir bakıştan süzülürken
tüm dakikaları aşk olan
tüm saniyeleri sevda olan
bir dost dokunuşlu
zaman göstergesi olarak
ayrıldım güneşten

toprak kokusunun yolunu izledim,
kah yağmurlara tutundum,
kah bulutlara gizlendim,
büyük kopuş sürüyordu
toprağa aşk kokusunu eklediğimde
bilincimle buluştum,

ardımdaki çığlıktan koptu binlerce ışık damlası
süzülmeye başladık umut umut,
yürekli bir bahar ayıydı,
süzülmeye devam ettik
ay kenara çekildi,

geceyi ve gündüzü ayırmayı öğrendim,
yolumuz yaklaşıyordu
çığlıkları duyamayacak kadar uzaklaşmıştım,

insan sesleri, kuş sesleri, yaprak sesleri, su sesleri
bir bir doldurdular hücrelerimi,
bir yüzüm oldu dokusu sevgi olan
ve dünyaya tam bir damla olarak dokunacaktım ki,
ayaklarım oldu, bedenim de

yanlış bir buluta gizlendiğimi düşünerek
yanlış bir yağmur damlasına tutunduğumu düşünerek
sıvanmamış cesur bir güneşi bulma kavgasıyla tanıştım,

körpe sevecen ve cesurdum,
aşk dolu öfkesiz ve kıpırdayandım
tek tek sorgulandığında tüm bu duygularım,
GÜNEŞİNİ YİTİREN BİR ÜLKEDE,
utancı tanıdım
ve çığlık zamanına kanat çırpan bir göçer kuş oldum..

K.Murat ÇEVİK
3.5 1997, İzmir


Feb 1 1997

Güneşini Yitiren Ülke, 2

Süngüsüz ve duvarsız
bir rüya zamanına sokulursa,
ansızın bir alev ısıtırsa gülümseyişini
ufuklar uzaklaşmadadır,

ülkemin kanayan bakışları çarpar yüzünüze,
gün kaldırır yinede öfke bulutlarını üzerimizden diyerek,
gün bir sıcaklık sevdasında sürüp giderken
karanlıkta kaybolan bir ülkenin ayak sesleri dokunursa yüreğinize,
ellerinizden kayarsa umutlarınız birer birer
yalnız bir martı telaşı içinde
yitirilmişliğin sesi sızlatırsa aşksız gecelerinizi,
bir ülke güneşini yitirmektedir,

bir ülkede
sevdalı soluklarla , yürekli kalemler
öfkesiz baharlarla , dostlukla zamanlar yitirilmektedir,

elleriniz utanan ve çaresiz bir bedenden ayrılma isteğindeyken yitirirsiniz ülkenizi,
güneşini yitiren bir ülkeye bakarsınız
gözleriniz yenilir zamana..

K.Murat ÇEVİK
01.02.1997, İzmir


Mar 24 1996

Güneşini Yitiren Ülke, 1

Kara bir bulutla sıvanmıştı güneşi ülkemin,
ayıbını saklarken
bir umut varettik
sevgimizle sulanmış bir bahçeden
baktık evrene
bir de güneşe,
yüzümüze bir aydınlık dokunur diyerek
baktık korkusuzca
bulutun lekesini silmeye çalıştık
denedik,
aşağılanmadan yaşamak uğruna,

Ne var ki,
giysisini değiştiremedik ülkemin
bir sıkıntılı soluk altında saklandı ömürler
kaç gece gündüzleri içti
kaç acı bahar saklandı saçlarımın arasına
yorgun bir umuttan korkmadılar
geriye yine öfkeleri kaldı
bir de nefretleri.

Kirlettiler ülkemizi
ve binlerce bembeyaz yüreği
zaman yoksullaştı
içinde bir kesit sevgi
bir kesit umut
bir kesit öfke ile

zaman yoksullaştı
yurdumun üzerindeki kara yosun
korudu zamana sakladığımız, soluğunu cesaretimizin,
zaman yoksullaştı
güneşsiz ülkemde.

K.Murat ÇEVİK
24.03.1996, İstanbul


Mar 19 1995

Sümela

Dağların gözyaşından bir duyuş
oluk oluk bir tarih solunuyor,
sanat ve toprak birarada yudumlanmış
her dalında bir umutlu yükseliş,
her dalında bir erdemli bakış saklanmış, ağaçlardayım,
bir kışa benzer
bir yaza
gün soğuktan sıcağa
gün geceden gündüze
gün kardan gelinciğe uzanmış.

Yaralı bir yüreğe en iyi ilaçtır özgürlüğün kanat sesleri,
uçmak, uçamadan alabilmek o tadı şimdi
Sümela’nın eteklerinde 4.yüzyıldan 20.yüzyıla
nasıl bir dokudur tarih,
hangi duygular kalmıştır soğuk taşların arasında

Bilebilir miyiz ki;
güçlüklerin, zorlukların yılgın insanlarını,
alın terini ve canını yitiren insanlarını.

Bilebilir miyiz ki;
nedenlerini,
zorun gizlendiği yaşamların,
tarih, insanı anlamaktır oysa.

Görüyorum ki her zaman bir şeylerini saklamış insanlık
Sümela’nın taşlarında umut
Sümela’nın taşlarında korku
Sümela’nın karanlığında resim ve şiir
binlerce merhaba yüzyıllar öncesine.

K.Murat ÇEVİK
19.03.1995, Sümela, Trabzon


Feb 23 1995

Bir satır anlatı

Kederli değil, küskünüm
acılı değil, bitkin.

Çaresiz yaşanacaktı;
akşamı erken inen gün,
yoksa bir tebessüm acısını nasıl bırakabilirdi yüreğe.

Bir satıra sığınmak şimdi,
ardına anlamı güç bir sözcük alarak
bir satıra sığınmak şimdi
okumaktan yorgun düşmeyen biri görebilsin yeter.

Yeter ki
bir anlatı kalabilsin yarınlara
içinde sevgiyi katık eden gözyaşı bulunan
içinde öfkeden,
içinde nefretten iz bırakmayan.

K.Murat ÇEVİK
23.02.1995, Ordu