Ve Kuş Havalanır Yuvadan

Ve kuş havalanır yuvadan
bir ağustos kışa döner
ellerimize yapışır hüzün,
bir yanı umuttur ayrılığın,
ona tutunuruz
gel gör ki umut çaresizdir ayrılığa,
içimde kocaman bir deniz dalgasız kalmıştır,
kocaman bir gökyüzü martısız kalmıştır,
zaman, içinde yaşadığımız değil, ardında sürüklendiğimiz olmuştur gayri,
eksik yaşadıklarım
yanlış yaşadıklarım
bir bir yapışıp yakama
kendimle ve geçmişimle yüzleştirirken,
bir evladımı sığdıramadığım bu ülkedeki yalnızlığımdır, hüznüm;
karanlık cücelerinin zulmüne yenik utancımdır  ya da,

bir umudum sende diyordu ozan,
benim de bir umudum kızımda
istiyorum ki başka ve daha insanca hayatları keşfedebilsin,
istiyorum ki içinde sevgi yeşerten bir gökyüzünün altında soluyabilsin,
ömrümüzü tüketen bu karanlık cücelerine inat bir soluk olabilsin.

Ve kuş kanatlarını çırparken uzak bir yalnızlığa
Ona en yüksekten uçmasını fısıldarım,
Martı Jonathan Livingston, olabilirsin diyerek
En uzağı görebilsin diye
Ellerimdeki hüzne sözlenirim
Uzaklığı aştığında yine aynı yerde olacağına inanarak tutunurum soluk alma sebebime.

Ve ağustosa yenilirim
gözyaşlarımı saklayacak bir akşam yoktur,
yaşanır bir dünya bırakamamaktır utancım,
kızım büyümüştür,
sevgi doludur,
yüreklidir,
tedirgin de olsa cesurdur,
iyiliğe dokunur her soluğunda,
yolu açıktır, aydınlıktır
gözyaşlarımın arkasına saklı bakışlarım
ve buğulanmış bir gelecek,
ve kuşun kanatlanmasını en çok isteyen ben,
başbaşayım ağustosla kurşundan ağır akşamları beklerken.

K.Murat Çevik
8 Ağustos 2018


Comments are closed.